Su dolu bir havuza bir taş attığıktan hemen sonra suyun yüzeyinde göreceğiniz şey, etrafa son derece düzenli bir şekilde yayılan dalga halkalardır. Bu halkalar havuzun kenarına çarpana kadar giderek genişlerler. Olayı videoya kaydeder ve bir noktada durdurursanız. En dıştaki halkanın 360 derece düzenli bir daire olduğunu görürsünüz. Değerli okuyucular gözümüzün içine giren ışık da, gerçekte fiziksel optik prensiplerine göre gözümüzün içinde aynen bu su halkalarının yaptığı şekilde yayılırlar. Gözün kırıcı sistemlerinden geçip görmeyi algılayan reseptör alıcı hücrelerin olduğu retina tabakasında odaklanırlar. İşte bu en dıştaki halkaya “dalga cephesi” denir ki ne kadar düzenli bir dairesel yapı ise o kadar keskin bir odak oluşur ve biz o kadar net görürüz.
Tekrar taş attığımız havuza geri dönelim ama bu sefer havuz suyunun bir bölümüne zeytinyağı gibi yoğunluğu dolayısı ile direnci farklı bir sıvı karıştıralım. Bu sefer, düzenli dairesel şekilde ilerleyen halkalarımızın zeytinyağlı olan bölgeye geldiklerinde yavaşladıklarını görürüz. Yine anlık bir fotoğraf çekecek olursak dıştaki halkanın (daire cephesi) düzenli dairesel yapısının bozulduğunu, artık eğri büğrü bir hale geldiğini görürüz. Aynı bozulmayı ilerleyen halkaların önüne ikinci bir taş atıp yeni halkalar yaratıp bu halkaları çarpıştırarak da sağlayabiliriz. Ne yazık ki gözümüzün içinde ışığın düzenli dairesel genişlemeler halinde yayılmasını önleyebilen, ilerleyen ışığın yüzeyini eğri büğrü hale getirebilen çeşitli hata unsurları bulunabilmektedir. Bu tür kusurlu bir dalga yüzeyi retinaya ulaştığında artık elde edilen görüntüler keskin ve mükemmel olmaktan uzaklaşmaktadırlar ki biz bu kusurlara “aberasyon” demekteyiz.
Aberasyonlar ışığın yüzeyinde yarattığı bu bozulmaların 3 boyutlu olarak matematiksel ve şekilsel tanımlanmalarına dayanarak sınıflandırılabilmektedir. Aşağıda resmini gördüğünüz Zernike polinomunda bu kusurları ürkütücü görünümleri ile görebilmekteyiz. Gördüğünüz garip şekiller normalde dairesel düzgün yüzeyli olması gereken dalga cephesinin (normali: 0 sırası= piston), gözün içindeki saf olmayabilen (heterojen) ortamdan geçerken kazanabildiği yeni sorunlu şekillerin sınıflandırılmış halidir.
Resim 1: Zernike Polinomunda Aberasyonların görünümü
Bizlerin en iyi bildiği aberasyonlar; “miyopi” ya da “ hipermetropi” diye bildiğimiz “defokus” ‘dur. baktığınızda 2. sıranın ortasında gördüğünüz kusurdur. Defoküs odak dışı kalmak demektir. Yani gelen ışık çok düzenli dairesel bir dağılımla gelse bile algılayıcı hücrelerimizin olduğu retina tabakasının önünde odaklanırsa “miyopi”, arkasında odaklanırsa “ hipermetropi” diyoruz. Bu toplumda en sık görülen kusurdur.
Astigmatizmaya geçmeden önce, biraz bizi çok ilgilendiren “miyopi” ve “hipermetropiden” bahsedelim. Okul kitaplarına bile geçmiş bir yanlış bilgimiz var, önce onu düzeltelim. Miyopi uzağı göremez, yakını görür, Hipermetropi yakını göremez, uzağı görür derler. Bu yanlış muhtemelen bu problemlere sırasıyla miyopi ve hipermetropiye İngilizce de verilen “near-sighted” (yakın görüşlü) ve “far-sighted” (uzak görüşlü) ismlerinden kaynaklanıyor. Oysa örneğin bir hipermetrop hem uzağı hem de yakını net göremez. Doğru tanımlama miyopi için gözün kırıcı gücünün normalden fazla, hipermetropi için ise eksik olması şeklinde yapılmalıdır. O yüzden miyopide kırılan ışığın odağı retinanın önüne hipermetropide arkasına düşmektedir.
Şimdi ana konumuz olan astigmatizmaya dönelim, Zernike polinomunda 2. sırada gördüğünüz gibi astigmatizma aberasyon dediğimiz kusurlardan biri ve görme kalitemizi oldukça etkileyen bir problem. Peki astigmatizmaya ne neden oluyor? Astigmatizmanın başlıca 2 kaynağı var, biri gözümüzün önünde kornea dediğimiz saat camı gibi olan şeffaf tabaka, ikincisi de gözümüzün içindeki mercek, lens dediğimiz yaşlılıkla kataraktın geliştiği organcık. Bunların üzerindeki eşitsizlikler işte o dairesel dalga cephesinde düzensizlik yaratarak bu probleme yol açıyorlar. Korneamız dışardan bakıldığında sanki küresel yüzeyi olan düzgün bir organ olarak görünse de üzerinde eşitsizlikler barındırıyor. En sık olan eşitsizlik; korneanın farklı meridyenlerde farklı eğrilik yarıçapına sahip olması, yani farklı bir kabarıklığının olmasıdır. Örneğin aynı korneanın 90 derecedeki eğimi ya da başka deyişle dikliği, 180 derecedeki eğiminden fazla olabiliyor dolayısı ile ışığı 90 derecede daha fazla kırıyor, aynı ışığın 90 dereceden gelen kısmı 180 dereceden gelene göre daha önde odaklanıyor ve retinada istenilen keskin odak yerine çizgisel bir odak ya da dağınık bir odak oluşuyor.
Sonuçta hastalar şekilleri daha basık, uzamış ya da çarpılmış görüyorlar. Bu da astigmatizmanın hayatta karşımıza çıkan sonucu.
Hastalarımız çoğu zaman mesela şöyle derler; ben de hem miyopi var hem de astigmatizma var. Oysa astigmatizma ya miyop ya da hipermetrop olur ya da ikisinin karışımı şeklinde olur. Biraz açıklayalım az önce verdiğimiz örnekde korneanın tüm kadranları eşit ama gereğinden çok kırsa hastamızda miyopi olur ma aeşitsizlik olmadığı için astigmatizma olmaz. Örneğin hastamız tüm kadranlarda -1.0 numara miyop olur. Oluşan odak noktasaldır ama retinaya göre öndedir bu defoküs dediğimiz aberasyonu anlatır. Ama bir de durum şöyle olabilir, hastanın 90 derece kadranı 2 numara miyopken 180 derece kadranı 1 numara miyop olabilir. Bu durumda hastaya -1.0 numara miyop cam verip, 90 derecedeki ilave 1 dioptri bozukluğu düzeltmek için 1 numarada 90 dereceye yama koyarsınız ki bunun adı astigmatizmadır. Yani hastanız yine miyoptur (ışığı normalden güçlü kırmaktadır) fakat bu miyopisi eşitsizdir. Bir kadranda 1 numara diğer kadranda 2 numaradır. Kadralar arasındaki bu 1 numara farka miyopik astigmatizma denir. Aynı durum hipermetropideki astigmatizma için de geçerli olabilir bu sefer “hipermetropik astigmatizma” dersiniz. Kadranların biri normalden çok kırıp miyopken (retina önünde odak yaparken) diğeri az kırıp (retina arkasında odak yapıyor) hipermetrop ise, bu duruma da mikst (karışık) astigmatizma denir ki bu durumda bir kadrana miyopik diğerine hipermetrop düzeltme yapılır.
Astigmatizma sorununu Gözlükle, Kontakt lensle, Korneaya manuel (limbal gevşetici kesi) veya lazer refraktif cerrahi (Lasik, PRK) yaparak ya da katarakt cerrahisi sırasında torik göz içi lensi yerleştirerek çözebilirsiniz. Bu konuda da daha ayrıntılı bilgiyi bir başka yazıya bırakalım.